Herkese meydan okumaktan çekinmeyen ve günün sıradanlığına daima karşı koyan erkekler için Chanel tarafından yaratılmış aromatik odunsu bir parfüm, Bleu De Chanel. Umulmayan bir tatminkarlığı bu şişenin içinde, kokunun ta kendisinde bulacaksınız. Onun kokusu narinciye ve ormandan oluşan bir karışım, bu karışım erkeğin duygularını serbest bırakmasına yardımcı olacaktır.
Ferah, temiz ve derinden şehvetli! Adeta arzunun parfüm üzerindeki imzalı bir beyanı.
Beklenmedik olun! Chanel...
Chanel'in 2010 yılında çıkardığı tüm vitrinleri sallayan parfümü. Bu parfümün yaratımında emeği geçen burun ise Jacques Polge. Parfüm notalar olarak şunları içermekte; zencefil, paçuli, nane, yasemin, üzüm, narenciye, tütsü, sandal ağacı, küçük Hindistan cevizi, vetiver, sedir ve pembe biber içermekte. Ben bu notaları sizin için basamaklandırayım.
Nota dizilimi;
Başta: Limon, Tatlı portakal, Nane, Küçük Hindistan cevizi, pembe biber ve üzüm
Orta: Yasemin, Zencefil, Sedir, Vetiver
Temelde: Labdanum(?), Paçuli, Sandal ağacı ve Tütsü
Bir çok endüstride olduğu gibi parfüm endüstrisinde de "baba" markalar var. Bunlardan biri de elbette ki Chanel.
Bleu de Chanel tam bir pazarlama harikası. Firma için oldukça başarılı bir parfüm. Derin mavi şişesi, oldukça çekici reklamı, cezbeden görüntüsü ve zaten adı oldukça bilinen markası...
Şişe tasarımı oldukça hoş. Bir o kadar sade ve bir o kadar çekici. Çok başarılı buldum ben. Kalitenin gösterişe ihtiyacı yok. Gayet sade iken de kaliteliyim diyor. Kapak tasarımını ben pek bir beğendim. Mıknatıslı kolay kullanılan bir kapağı var. Kalite hissini veriyor açıkçası.
Sonra,.. ne kadar iyi pazarlandığına şu da güzel örnek olacaktır. Reklamlar! Evet reklamları oldukça iyi özellikle reklamda oynayan yakışıklı Gaspard Ulliel oldukça çekici ve kışkırtıcı duruyor. İlk ona girmeler ve en çok satılanlar oynamalar da bunun cabası. Ha şunu da eklemeden geçemeyeceğim 2010 yılında çıkan parfüm 2011 yılında FIFI ödülü aldı. Vay be ne parfümmüş demekten kendimi alamıyorum ama bakalım gerçekte nasıl!
Başlangıç. Tanrım bu da ne! Cidden bu kadar başarılı olan parfümün açılışı bu muymuş? Amerikan dizisinden çevrilme bir replik söyledim düşünün o derece şaşırttı beni. Keskin bir turunçgil kokusu, ekşimsi bir narenciye hayır hayır bu adeta bir tıraş kolonyası! Gözümün önünden tüm o reklamlar, Gasparlar geçiyor. O şaşalı tanıtımlar aklıma geliyor ve sonra dönüm bu baştaki ucuz tıraş kolonyası kokusuna bakıyorsunuz. İki saniyede resmen düşleriniz yerle yeksan oluyor ama olmasın güzel haberlerim var çünkü :)
O denli de kötü değilmiş aslında. İlk bir yarım saat bu tıraş kolonyasına maruz kalıp tüm hayallerinizi yıktıktan sonra orta notalara geçildiğinde bu narenciye kokusundan kurtuluyorsunuz! (Oh be!) Parfümün toparlayıcı olan baharatlar burada devreye giriyor ve baharatlar çok yerinde ve iyi kullanılmış Ben buradaki kokuyu epey beğendim. Karizmatik, erkeksi bir havası var orta kısmın. Baharatlar çok iyi bir hava katmış. Özellikle pembe biber burada ön planda ve oldukça baskın. Hissi şöyle açıklayayım daha iyi anlarsınız. Şu fotoğraflara bakınca kafanızda bir imge oluştu ya bu parfüm için. O imge orta notalardaki koku işte. Beklediğiniz şey bu orta notalarda ortaya çıkıyor.
Temelde ise koku erkeksi baharatlılığını korurken içerdiği temel notalar sayesinde biraz tatlılaşmaya başlıyor. Soludukça "hmm tatlı :)" diyeceğiniz bir koku halini alıyor. Burada odunsular daha baskın ki bu odunsular aynı zamanda kalıcılığı da uzatıyorlar ki bu iyiden ziyade gerekli bir şey böyle bir parfüm için!
Kalıcılık: İyi, 7 ila 12 saat arası fark edilir bir kalıcılığı var. 16 saat sonra tene burun dayayıp hissedilebiliyor.
Fark edilirlik: Ortadan az daha iyi. Bir kol mesafesinden daha uzağa ulaşıyor koku ancak 2 metreyi aşmıyor. Ayrıca kesinlikle belirtmem gerek, karşı cins tarafından oldukça beğenilen bir koku. Bir çok iltifat almanız işten bile değil!
Yaş: Her yaş aralığına uygun bence. 20+ diyeyim çocuklar kullanmasın.
Kullanım: 4 mevsim için uygun ama bence asıl mevsimleri Bahar ve Güz bunlar için on numara. 5 fıstan fazlası olmaz bence. Baştaki o traş losyonu kıvamı oldukça kötü gelecektir. Önerim şu ayrıca, ben bu parfümü dışarı çıkmadan yarım saat önce sıkıyorum ki şu baştaki tıraş losyonu kokusu geçsin. Bir dünya para verdiğiniz parfüm karşılığında "aa tıraş mı oldun ne güzel kokuyorsun" lafını işitmek sinir bozucu. 9'da mı çıkacaksınız efendim 8,30'da sıkın bu parfümü. Öğleden sonra için daha uygun bence.
Bu parfümün üzerinde çok konuşulabilir. O baştaki koku. Chanel'e ait olması. Bu denli başarılı olması ve satış rakamlarının yüksek olması. Bu paraya değer mi?
Epeyce konuşabiliriz, ve ben konuşabileceğim kadar konuştum. Son bir kaç ekleme ile yazımı bitirmek istiyorum.
İsminden ötürü sucul bir beklenti yaratsa da Bleu De Chanel böyle bir parfüm değil yani bir Acqua di Gio gibi bir şey çıkmayacak karşınıza. Sucul değil ama ferahlık hissi veriyor sanırım bunu da o baştaki narenciye ve nane kokularına borçlu. Uzun kullanım içerisinde şu baştaki kokuya alışabilirsiniz kimi arkadaşlarım artık hissetmediklerini söylediler. Kimi parfümler yalnızca iyi kokmanızı sağlar başka bir şey yapmaz. Bleu De Chanel ise size iyi bir koku katarken aynı zamanda kalite ve güç de katar.
Açılıştaki hayal kırıklığından sonra böyle güzel bir hava bırakacağını ummamıştım açıkçası. Başlangıçtaki şoku kolayca düzeltti. Baştaki kalitesiz iz yarım saat içinde yok oluyor. Odunsular ve baharatlar oldukça iyi kullanılmış. Kaliteli bir parfüm ama kaliteden ziyade Chanel adı var bu da parfümün fiyatını arttırıyor.
Özetle kokusu güzel ve iyi bir parfüm ama kesinlikle abartıldığı kadar iyi değil ve Chanel'e yakışır bir parfüm değil bence. Chanel daha iyisini verebilmeliydi ( yazar burada parfüme değil Chanel'e kızmış.). Bir çok erkeğin severek kullanacağı ve kadınlardan iyi tepki alacağı bir parfüm. Yalnız fiyatı cidden yüksek. Türkiye şartlarında kolay herkesin kolay alacağı bir parfüm değil. Önce bir deneyin, beğenin. Ardından fiyat kıyaslaması yapıp öyle alın. Sonra verdiğiniz paraya ciğeriniz yanmasın. Az kalsın unutuyordum. Bleu De Chanel'in bir de EDP'si var. Bence tamamen Chanel'in yaptığı bir para tuzağı. EDT'si cidden hem daha güzel kokuyor hem daha iyi. EDP'den uzak durun derim.
Sevgilerle!
arkadaş , bir çok yorumu okudum.. her parfümün altına farkedilirlik traş .. kalıclık traş.. beklenti için fazla sıradan.. bu tip yorumların var .. peki madem öyle .. açık tenli bir adam için. harika bir deniz ferah ekşi limon turunç karışımı bir parfüm öner yahu .. acqua di gioyu bile yerden yere vurmuşsun :) harika diyeceğin parfüm ne o zaman ?
YanıtlaSilSanırım ben yazlık parfümleri pek beğenmiyorum öyle bir durum var bende. Yazlık parfümler hafif olduğundan, ferah olduğundan ve hava da sıcak olduğundan çok fark edilir, kalıcı olamıyor zaten. Söylemek istediğim bu.
SilBen bleu de chanel'i seviyorum. Aqua di Gio profumo'yu da beğendim baya.
Dediğin tarzda bence bvlgari aqualara bak :)
bvlgari amara dedigi parfum ekşi ferah farkedilirlik harika etrafinda donuyo koku
YanıtlaSilYıllar yıllar geçti ve son olarak yazılan EDP'den uzak durun söylemiş tersine döndü ve artık EDT'den uzak durun çünkü formülasyonuyla oynaya oynaya bitirdiler kokuyu. Abartıldığı kadar iyi olduğu bende düşünmüyorum. Özellikle kalıcılık şuan hem EDT hemde EDP'de çok az. Fark edilebilirlikte çok kısa mesafelerde kalıyor.
YanıtlaSilFark edilirliği çok az hocam öyle 2 kol mesafesi felan değil
YanıtlaSil